siirler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siirler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Acıyor...

Turgut Uyar Acıyor

Turgut-Uyar-siirleri


Merhaba


Size zaman zaman sevdiğim şairlerin yüreğime dokunan şiirlerini paylaşacağımı söylemiştim. İşte bu da onlardan biri.
Sessizlik lütfen...

Acıyor 


Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun
Sevgim acıyor
Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını bir sevinç sanarak
En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi sevgim acıyor
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar
Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar

 Turgut UYAR

Devamını Oku »

Acılarla Sorularla...

metin-altiok



Acılarla Sorularla

İşte yine kapıldım
 O can sıkıntısına;
 İçimde bir tozlu
 Sarnıç boşluğu,
 Gitmekle kalmak
 Arasında karasız
 Yürüdüm kederle
 Dağlara doğru.
 Yüzlerce soru
 Vardı aklımda,
 Kulaklarımda
 Bir garip uğultu
 Ölümü kullanamazdım;
 Bir yerlerde
 Bilmediğim birilerine
 Belki ayıp olurdu.
 Belki de hiç
 Ummadığım
 Sevgisi tarazlı biri;
 Koparıp bana ilişik
 Umudunu
 Bir kitabın arasında
 Yamyassı Kuruturdu
 Bir gazetenin
 Ölüm ilanlarında
 Okuyup adımı,
 Öfkeye dönüştürürdü
 Sandık kokulu Hüznünü
 Ve ölümü inatla,
 Yok yere savunurdu.
 Ben bunca yıl
 Bunca insan tanıdım
 Yüreği zehir dolu;
 Yine de insanlardan
 Kesmedim umudu.
 İnsan dedim
 Yekindim;
 Paylaştım varı yoğu.
 Ben neden
 Dudaklarının arasında
 İğneler tutan
 Bir terzi suskunluğunu
 Prova ediyorum
 Şimdi bu yol boyu
 Kederle yürürken
 Dağlara doğru?
 Neden kedi seven
 Bir insan Olduğumu
 Biliyorum da
 Kedisiz ve sevgisiz
 Getiriyorum
 Yaşadığım günlerin
 Yaprak döken sonunu?
 Cevapsız sorunun
 Boynu büküktür,
 Hemen anlar
 Yetim olduğunu.
 Ben neden hala
 Duyuyorum avucumda
 Bir çocuk elinin
 Sızlayan boşluğunu?
 Hipodromda yatıp
 Kalkan bir adamın
 Ölü bulunduğunu
 Yazdı gazeteler
 Geçenlerde
 Haber olarak.
 Tokatlıymış
 Ya da Çorumlu.
 Bıraktığı nottan
 Öğrenilmiş
 Son isteğinin
 Ölürse terminale
 Götürülmek olduğu.
 Hipodromda yatıp
 Kalkan bir adam
 Kimin umuru!
 Acılarla sorularla
 Tiftikledim
 Bunca insanın
 Mutsuzluğunu.
 Düşündüm kendi sonumu.
 Hayrettir;
 İçim içime Nasıl da sığıyordu!
 Oysa ben kaç yıldır
 Kaç acı eskittim
 Unuttum
 Kaç ölüm gördüğümü.
 Bir omzumun
 Alçaklığı ondandır;
 Taşıdım kaç kişinin
 Kanayan tabutunu.
 Yıllar önce
 Ölümü seçen sevgilim
 Bunca sevgisizlik içinde
 İyi biliyordu
 Yetmeyeceğini
 İki kişinin birbirine.
 Bu yüzden döşeğinde
 Ölümle buluştu.
 Gömdük onu geçiştirip
 Polis sorgusunu.
 Onunla birlikte
 Neleri gömdük;
 Bir akşam içkisinin
 Coşkusunu,
 Sevincimizi gömdük
 Kürek dolusu
 Yüzlerce soru
 Vardı aklımda,
 Kulaklarımda
 Bir garip uğultu
 Ölümü kullanamazdım;
 Biryerlerde
 Birilerine
 Mutlaka ayıp olurdu.
 Dostlardan uzakta
 Bir bozgun akşamında
 Gerisingeri Dönerken kasabaya;
 Baktım gökyüzü Birden yıldızla doldu.
 Akşamın serinliği
 Alnıma vuruyordu...

 Metin Altıok
Devamını Oku »

Sana Bakmak



Sana Bakmak

 her şey yapılabilir
 bir beyaz kağıtla
 uçak örneğin uçurtma mesela
 altına konulabilir
 bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
 sallanan bir masanın
 veya şiir yazılabilir
 süresi ötekilerden
 kısa bir ömür üzerine.

 bir beyaz kağıda
 her şey yazılabilir
 senin dışında
 güzelliğine benzetme bulmak zor
 sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
 her şeyden bir gülden
 bir ilk bir sonbahardan sor
 belki tabiattadır
 çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
 ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım
 bitkiden filan ama anlatamam
 toprağın güneşle konuşmasını
 sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

 sen bana ışık ver yeter
 bende filiz çok köklerim içimde gizlidir
 gelen giden açan soran
bere budak yok bir şiir istersin
 “içinde benzetmeler olan”
 kusura bakma sevgilim
 heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok

 uzun bir yoldan gelen
 tedariksiz katıksız bir yolcuyum
 yaralı yarasız sevdalardan geçtim
 koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
 her şeyi anlattım olan olmayan
acıtan sancıtan
 bilsem ki sana varmak içindi
 bütün mola sancıları
 bütün stabilize arkadaşlıklar
 daha hızlı koşardım
 severadım gelirdim
 gözlerinin mercan maviliğine
 sana bakmak suya bakmaktır
 sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır
 sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır

 aşk sorgusunda şahanem
 yalnız kelepçeler sanıktır
 ne yazsam olmuyor
 çünkü bilenler hatırlar
 hem yapılmış
hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil
tüccarlardır
 sen öyle göz sen öyle toprak
ve güneş ortaklığı
 sen teninde cennet kayganlığı iken
 sana şiir yazmak ahmaklıktır
 bir tek söz kalır dişlerimin arasından
 ben sana gülüm derim
 gülün ömrü uzamaya başlar
 verdiğim bütün sözler
 sende kalsın isterim
 ben sana gülüm derim
 gül sana benzediği için
ölümsüz yazdığım bütün şiirler
 sana başlayan bir kitap için önsöz
 sana bakmak
 bir beyaz kağıda bakmaktır
 her şey olmaya hazır
 sana bakmak suya bakmaktır
 gördüğün suretten utanmak
 sana bakmak
 bütün rastlantıları reddedip
 bir mucizeyi anlamaktır
 sana bakmak Allah’a inanmaktır

 Yılmaz Erdoğan
Devamını Oku »

Telefonda Sen




Telefonda Sen 

 Bundan daha güzel müjde mi olur?
 Merhaba diyorsun telefonda sen,
 Sen ki konuşursun derdim mi kalır?
 Nasılsın diyorsun telefonda sen...

 Bu gece misketi çaldırmaz mıyım,
 Başkenti ayağa kaldırmaz mıyım,
 Sesini duyup da çıldırmaz mıyım!
 Delisin, diyorsun telefonda sen...

 Sağlığını düşün herşeyden önce,
 Kendine iyi bak içme her gece
 Seni Seviyorum, hem de delice!
 Bilesin, diyorsun telefonda sen...

 Mutluluk ne kadar kolaymış meğer,
 Sevginin kadrini bilseydik eğer,
 Kim ne derse desin, çekmeye değer,
 Çilesin, diyorsun telefonda sen...

 Çoktan terk ederdim, bu şehri, çoktan,
 Arar diye caydım her yolculuktan,
 Dostlar ne âlemde, çoluk çocuktan
 Ne haber, diyorsun telefonda sen...

 Sabrımı yenmese hasret nöbetim,
 Arayıp sormaya yoktu niyetim.
 O anda hapşırdın, çok yaşa dedim,
 Beraber, diyorsun telefonda sen...

 Albümde görünce aklıma esti,
 Berbere uğradım dün akşam üstü,
 Resmime bakarak saçımı kesti
 Severdin, diyorsun telefonda sen...

 Sevgi bu, insanı böyle inceltir,
 Aklın ermediği yere yöneltir.
 Sen de şiirlerinde böyle yüceltir,
 Överdin, diyorsun telefonda sen...

 Biraz da fedakâr olsaydın keşke,
 Ne verdin destanlar yazdığın aşka?
 Ömründen üç gece, hepsi bu, başka?
 Ne verdin, diyorsun telefonda sen...

 Hem içme diyorsun, içme de çıldır!
 Hem de kalk şu anda bir kadeh doldur,
 Hadi sağlığına şerefe kaldır,
 Çınçınlat, diyorsun telefonda sen...

 Bu yıl kurak geçti, bahar da yaz da,
 Erik de olmadı, dut da, kiraz da,
 Neler söylüyorum, lütfen biraz da,
 Sen anlat, diyorsun telefonda sen...

 Ne söylersen söyle, sen ne dersen de!
 Anlat düşmanımı düşte görsen de!
 Bir sigara yaksam, izin versen de;
 Devam et, diyorsun telefonda sen...

 Seni dinlemekten güzel şey mi var?
 Çölde şırıl şırıl akan su kadar,
 Yeter konuştuğum, benden bu kadar,
 Merhamet, diyorsun telefonda sen...

 Gelirsem görünme, kendini gizle,
 Seni yağmalarım, yerim bu hızla!
 Yerin kulağı var, açılma fazla,
 Orda kal, diyorsun telefonda sen..

 Canım ne istiyor şu anda bilsen?
 Ah mümkün olsa da bulup da gelsen,
 Kendi ellerinde incecik dilsen,
 Portakal, diyorsun telefonda sen...

 Afedersin bazen sapıtıyorum,
 Böyle saçma sapan lâflar ediyorum,
 Kapı çalınıyor, kapatıyorum,
 Hoşçakal, diyorsun telefonda sen...

 Cemal Safi
Devamını Oku »

Şiir İkram Ederim




Şiir İkram Ederim...

Aldığım nefes kira, taşıdığım can kira
 Gönüle aşk pişirir, soğutmadan ye derim
 Ne üstte var ne başta, ne cebimde bir lira
 Eğer yavan demezsen, şiir ikram ederim

 Dertli bir fon müziği rica edip sazımdan
 Türküler döktürürüm sana kendi ağzımdan
 Garip Orhan Veli'den, Can Baba'dan,
Nazım'dan Eğer yavan demezsen, şiir ikram ederim

 Mutluluk fısıldarız kulağına zamanın
 Tadını çıkarırız her dakika, her anın
 Hece veyahut serbest, nasıl isterse canın
 Eğer yavan demezsen, şiir ikram ederim

 Ben kalbini çalarım, tek şahidim ay olur
 Bir göz göze geliriz, uzlaşmak kolay olur
 Yanında acı kahve, ya bir bardak çay olur
 Eğer yavan demezsen, şiir ikram ederim

 Gönlünde kalmak için, gözüne girmek için
 Soytarılık yaparım gamzeni görmek için
 Bir ömür yüreğine mitili sermek için
 Eğer yavan demezsen, şiir ikram ederim

Mustafa Şahin
Devamını Oku »

Ya Evde Yoksan




Ya Evde Yoksan

 Aşkınla ne garip hallere düştüm.
 Her şeyim tamam da bir sendin noksan,
 Yağmur yaş demeden yollara düştüm.
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Elbisem gündelik,pabucum delik,
 Haberin olsa da sobayı yaksan.
 Yağmur iliğime geçti üstelik,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Sarhoşsan kapıyı çaldığım anda,
 Fahişeler gibi açık saçıksan,
 Bir de ufak rakı varsa masan da,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Bakkala gitmeme lüzum kalmasa,
 Durumu anlardın,takvime baksan,
 Allah vere misafirin olmasa,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Kıvırcık marulun vardır inşallah,
 Bir salata yapsan,bol limon sıksan,
 Senin de iştahın iyi maşallah,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Sabahlara kadar içsek,sevişsek,
 Ne ben işe gitsem,ne sen ayıksan,
 Derin bir uykunun dibine düşsek,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Ne kadar üşüdüm,nasıl acıktım,
 İlk önce sıcacık banyoya soksan,
 Sanırsın şu anda denizden çıktım,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Yanlış mı aklım da kalmış acaba?
 Muhabbet sokağı numara doksan,
 Boşa mı gidecek,bu kadar çaba,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Ya yolu kaybettim,ya ben kayboldum,
 Ne olur bir yerden karşıma çıksan,
 Tepeden tırnağa sırsıklam oldum,
 İçim ürperiyor,ya evde yoksan.

 Cemal Safi
Devamını Oku »

İkimiz Arasında

can-yucel


İkimiz Arasında 


Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz
Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden
Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken
Canevimin önünden geçersen,
Bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı
Bir gün şayet samançöpü bir sokak dişlerim arasında
Canevinin önünden geçersem
Anlatırım nasıl nerde
Bir ulu çınara takılı bir kuyrukluyıldız
Bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız
Anlatırım nasıl nerde...
Sonra eğilir kulağına derim:
Bekle Çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin
Hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere,
Hele ürksün fincancı katırları!

Can Yücel
Devamını Oku »