HC Anti Wrinkle Serum

Merhaba
Bazı dostlarımın ve takipçilerimin merakla beklediği HC Anti Wrinkle Serum ile buradayım bugün. Biliyorsunuz HC Cilt Bakım Ürünleri lansmanına katılmıştım ve marka yeni ürünlerinden oluşan bir paket hazırlamıştı bizler için. O pakette neler vardı tam şuradaki videomda izleyerek görebilirsiniz. Daha sonra ben HC Care sitesindeki yeni ürünleri incelerken bu anti wrinkle serumu gördüm, bana hediye edilenler arasında yoktu ve iddiaları çok cazipti serumun. Biraz daha didikleyip hemen sipariş verdim. Bende olmayan başka bir ürünü daha aldım siteden onu daha sonra paylaşacağım tabi.
HC Anti Wrinkle Serum
Önce ilgimi çeken, iddialı vaatlerinden bahsedeyim. Mimik çizgilerinin kaz ayaklarının görünümü azalttığı, cildin sıkılaşmasına yardım ettiği belirtilmiş. Benzer vaatleri olan ürünlerde uzmanlar %10 argireline bulunmasını önerirken HC Anti Wrinkle Serum'da %15 oranında olduğu görülüyor ve bu Türkiye'de ilk ve tek.Yukarıdaki videoda da belirttiğim bir durum daha var benim dikkatimi çeken, yeniden diriliş bitkisi. Kurak bölgelerde yıllar sonra düşen ilk yağmur damlası ile yeşeren bir bitki. Bunu da ilk defa duyduğumu itiraf etmeliyim.Ambalajı bir harika, alttaki fotoğrafta göreceksiniz. Tek taş mı çıkacak acaba içinden dedim açarken:)) Serum 30 ml damlalıklı cam şişede. Yarı saydam fazla akışkan olmayan bir yapısı var. Bu arada ürünün ambalajı değişti. Burada gördükleriniz henüz şişe değişmeden aldıklarım. Yeni ambalajı yazının en altında paylaşacağım, kendi sitesinden aldım yeni şişe fotoğrafını. 
HC Anti Wrinkle Serum kullananlar

Günde iki defa uygulanması öneriliyor. Göz çevresi dahil, yüz boyun dekolte bölgesinde kullanılabiliyor. Peki kimlere öneriliyor? Olgun ciltlere, ifade kırışıklıkları olanlarda, yoğun kırışıklık sorunu olanlara öneriliyor.Geldik benim deneyimime. Başlangıçtan şişe yarıya inene kadar kullandıktan sonra, arkadaşlarımla ciltteki tazelenmeyi fark ettik. Ben hemen gecenin bir yarısı, online olan İnstagram takipçilerimle birlikte ürün hakkında konuşa konuşa ikinci şişeyi sipariş verdim, ciddi anlamda ümitlendim çünkü. Düzenli kullanmaya devam ettim. Bazı zamanlar sadece akşamları kullansam da, çoğunlukla günde iki defa temizlenmiş cildime uyguladım. İlk zamanlar nemlendirmesi de gayet yeterli geldi, yani ardından farklı bir nemlendirici kullanmasam da olurdu. Ancak cilt ürüne alışınca uygulamadan yaklaşık 5 dakika kadar sonra nemlendiricimi de uyguladım. Bu arada önemli bir not: Serum iyi nemlendiriyor diye nemlendiricimizi ihmal etmeyelim, hangi marka olursa olsun serumun görevi farklı. 
Şimdi ikinci serum da bitmek üzere, yenisini almadım bekleyeceğim. Neden mi? Cildimin tazelendiğini görüyorum bu bir. İkincisi kesinlikle cildimde toparlanmaya sebep oldu. Dudak kenarındaki (sol tarafta) yıllardır var olan mimik çizgimin sert ve keskin görüntüsü hafifledi. Serumdan çok memnun kaldım. Şimdi bekleyeceğim, bakalım kullanmayı kesince o güzel araba bal kabağına dönüşecek mi? Bir süre geçtikten sonra yazıyı güncelleyerek o durumu da paylaşacağım sizinle. HC Anti Wrinkle Serum fiyatı 189  lira gibi şu sıralar. Sitede ekonomik setlerin içinde de var, daha uygun fiyata geliyor o durumda. 
HC Anti Wrinkle Serum fiyatı
Güncelleme 15.01.2019 : Kullanmayı bıraktıktan birkaç ay sonra normal olarak bahse konu mimik çizgim tekrar kendini göstermeye başladı. Ve ben o sıralar dermaroller uygulamasına başladım. O zaman bir şişe daha sipariş verdim ve dermaroller ile birlikte kullandım HC Anti Wrinkle Serum'u. O fiyata alınacak ve görevini yerine getirebilecek en iyi serumlardan diyebilirim. Şimdilerde dermaroller uygulaması için yeniden almayı düşünüyorum.
Yeni bir yazıda tekrar görüşmek üzere. 
Sevgiler

İşte yeni ambalaj
HC Care Anti Wrinkle Serum kullananlar

Devamını Oku »

Isana Professional Nagellackentferner

isana-profesyonel-oje-cikarici


Yeniden Merhaba

Bir süredir herhangi bir oje çıkarıcıdan bahsetmediğimi fark ettim ve Isana Professional Nagellackentferner bugünün ürünü olsun istedim.

Isana Profesyonel Oje Çıkarıcı bir süredir benimle. Bir Rossmann alışverişimde pombalı ambalajını görüp almıştım. O günden sonra bir süre düzenli, sonrasında da ara ara kullandım bu asetonsuz oje çıkarıcıyı. Sevdiğim ve sevmediğim hangi özellikleri oldu anlatacağım ama öncellikle vaatleri ve ürünün durumunu yazayım, malum ürünlerin vaatleri beklentileri belirliyor.


Fotoğraflarda gördüğünüz gibi siyah pompalı bir ambalajı var. Hem ambalaj rengi hem de pompalı oluşu sebebi ile görünce aldım. 175 ml bu ürün.
Aseton içermediği, biotin, gliserol ve kayısı yağı içerdiği belirtilmiş. Takma tırnaklar için de uygunmuş. Kolay kırılan tırnaklar için ideal olduğu ve ojeleri temizleme olayında iddialı olduğunu da görüyoruz Rossmann'ın sitesinde.
Hemen ojeyi temizleme görevinden başlayayım, oldukça başarılı. Bilirsiniz oje tırnakta bir kaç gün kalınca sanki daha zor temizlenir. Kalıcılık iddiası olan bir ojeyi 5 gün kullanıp bunla temizledim ve gayet rahat temizlendi. Koyu renklerde de başarılı. Nemlendirme özelliği hissetmedim. Ancak kullandığım süre içerisinde tırnaklarımda bu ürüne bağlı kırılma, deforme de olmadı. Bazı pompalı sıvı ürünlerde zaman içerisinde pompa bölümünden akma sızma olur, bunu da yaşamadım. Hatta bir iki kullanımlık ürün kaldı içinde o da bitince çevirmeli kapak asetonlarımı bu şişeye döküp kullanımı pratikleştirebilirim; ambalajda gayet sağlam ve düzgün hala.
Gelelim en sevmediğim özelliğine. Beni tanıyanlar içinden geçirdi bile o özelliği. Evet kokusu! Biliyorum koku hassasiyetim sebebi ile "sana öyle gelmiş" diyenler olacaktır, hayır evi kokuttuğu için ev halkı da aynı "aseton mu" demeye başladı son kullanımlarda:) Gayet sert ve keskin bir kokusu var. Ama başarısı sebebi ile tekrar alacağım bir ürün Isana Oje Çıkarıcı. Artık yaz geldi, yani sanırım gelmiştir balkona çıkar orada temizlerim ojelerimi.
Bu noktada her zaman söylediğim bir şeyi tekrarlamak istiyorum. Bir oje çıkarıcı ne kadar temiz, asetonsuz öyle böyle olsa da mutlaka ojelerimizi sildikten sonra ellerimizi yıkayalım, yeni ojeleri sonra uygulayalım. Tırnaklarımız uzun da olsa kısa da olsa sağlığı için gerekli. Daha önce çekmiş olduğum El ve Tırnak Bakım Rutinim videomda da bu duruma dikkat çekmiştim. İzlemeyenler veya tekrar izlemek isteyenler tam burayı tıklayabilirler. Hala kanalıma abone olmayanlar var. Neden abone olmuyorsunuz? Kanal sıfırlandıktan sonra siz yeniden takibe almadığınız için video çekesim veya kendimi bu anlamda geliştiresim gelmiyor:))
Yeni bir yazıda tekrar görüşmek üzere.
Sevgiler


Devamını Oku »

Ya Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?

ya-siz-olsaydiniz-ne-yapardiniz


Uzunca bir süredir kozmetik ve yaşam blogları gerek bloglarında gerek sosyal medya hesaplarında bazı şikayetler ve sitemler görüyorsunuz. Bizler yani blog yazarları istedik ki bu durumu tek bir yazıda toplayalım, sorunu ve kaynağını anlatalım.

Öncelikle belirtelim; bizler marka gönderisinden çok kendi aldıklarımızı bloglarında yazan blog yazarlarıyız. Yani bu yazıyı yazma cesaretini gösteriyorsak ki bu nokta çok önemli, blogumuz biz istediğimiz için var ve var olacak!

Uzun bir süre aktif blog yazarları olarak olayları uzaktan izledik. Blog yazmayı kolay zannedenler ticari veya en azından çıkar amaçlı blog açıyorlar. Hatta blog demeyelim, instagram hesabı açıyorlar ve kendilerine blogger diyorlar. Üzerine son zamanların en moda hadisesi takipçi satın alıyorlar. Bir bakıyorsunuz 2 aylık bir instagram hesabı 40 bin takipçiye ulaşmış. Çözünürlüğü iyi fotoğraflar, hatta bazen yabancı bloggerlardan aldıkları fotoğraflar ile “dostlar iş başında görsün” mantığı ile paylaşım yapıyorlar. Ardından markalara yazmaya başlıyorlar, tanıtmak için ürün istiyorlar. Zaten instagram hesaplarını açar açmaz profillerine ekledikleri bir not var: “Reklam ve iş birlikleri için DM” Yani amaç baştan belli sizce de öyle değil mi? Ve bazıları blog nedir, blog nasıl yazılır haberi yok. İçlerinde instagramın gerçekten blog olduğuna inananlar var biliyor musunuz?.

Bu şekilde bir yol izleyerek hem gerçek blog yazarlarının emeğini hiçe saymış oluyorlar hem ‘blog yazarlığı’ vurgusunu kötüye kullanıp lekeliyorlar. Olay bununla da sınırlı değil. Markaların ‘denemeleri ve yazmaları’ için gönderdiği ürünleri satmaya başlıyor kimileri. Yani olayın ticari boyutuna kısa yolla ulaşıyorlar.

Peki bu durumda sadece kendini blogger zanneden ve etrafındakileri inandıranlar mı suçlu? Bunların hesaplarını incelemeyen ve “ben bloggerım dediğinde “hani senin blogun” diye sormayan firmaların hiç mi suçu yok? Aslında bakarsınız suçları hiç azımsanmayacak ölçüde. Onlar bu blog yazmayan ve takipçileri gerçek olmayan hesaplara ürün gönderip, ürünlerin akıbetini bile sormayınca ne oluyor? “Bu iş ne kadar kolaymış” diye düşünen meraklı insanlar da açıyorlar bir instagram hesabı, alıyorlar takipçiyi başlıyorlar firmalara yazmaya. Belki onlara da gelir öyle değil mi?

Bu arada emek veren blog yazarları ne yapıyor dersiniz? Sırf bu işi severek yaptıkları için, blog yazarken paylaşım yaparken mutlu oldukları için ceplerinden para verip o markaların ürünlerini almaya devam ediyor. Evet bir çoğu bunu yapıyor.

Sizce firmalar neden böyle yapıyor? Ürünleri yazmayan tanıtmayan hatta blog bile yazmayan insanlara neden ürün gönderiyorlar? Bizler nasılsa gidip o ürünleri alıp, kullanıp yazıyoruz. O kişiler bedava olmazsa almıyor. Sebep bu olabilir mi? Biz mantıklı bir gerekçe bulamadık. Bizler blog yazarı olarak, birer tüketici olarak blog yazarları kimdir, ne kadar samimidir bir iki defa okumakla anlayabiliyorsak koskoca pr ekipleri bunu neden anlayamıyor? Çalıştıkları markayı aşağı çekmek hoşlarına gitmez ama ürün gönderdikleri insanlar instagram hesaplarında bile ürünü yorumlamazken nasıl bir sonuca varmayı düşünüyorlar dersiniz? Peki pr işlerini instabloggerlara veren markalara ne dersiniz? Bol bol soru işreti konulacak cümleler kurmak mümkün bu paragrafta… Bizde bu soru işaretleri oluşturan markalar yanında nokta atışı yapan muhteşem firmalar da var. Onları da yürekten tebrik ediyoruz.

Bir sorun da nedir biliyor musunuz? Firmaların uyarılara duyarsız olması! Ya cevap verilmiyor, ya geçiştiriliyor. Bazı markaların ‘blogger toplantısı’ adı altında bir organizasyon yapıp katılımcıların yarısından çoğunun blogu olmayan makyaj sever instagram hesabı olması ayrı bir konu zaten.

Bu noktada hemen vurgulayalım; markaların denemesi için ürün gönderdiği çok kıymetli blog yazarları da var. Ve bizler onların yorumlarını fazlası ile önemsiyor ve ilgi ile takip ediyoruz.

Bu yazıyı hep birlikte hazırlayıp yayınlamadan önce çok düşündük. İlk soru 'acaba tepkimiz işe yarar mı?’ Evet okuduğunuza göre yazıyı yayınlama kararı aldık. Hiç bir işe yaramasa da, ürün incelemeyi değerlendirmeyi bilmeyen amacı çok farklı olan insanlarla iş birliği yapılmaya devam edilse de bizim çizgimiz net! Bugüne kadar ne yaptıysak o şekilde devam etmeyi planlıyoruz. Ya siz olsaydınız ne yapardınız?

Not: Bu yazıyı görüp paylaşmak isteyen blog yazarlarının, detaylıca anlayarak okumasını rica ediyoruz. Yazıda altını dolduramayacağı özelliklere sahip birinin bu yazıyı yayınlaması doğru olmaz. Mesela bloguna düzenli yazı girmeyen veya blogu sadece hediye ürünlerle dolu olan bir blog yazarı lütfen bu yazıyı yayınlamasın. Bizler gibi düşünen yazarların bu yazıyı paylaşması hepimizi mutlu eder. Bizler doğru yolda olduğumuzu biliyoruz ancak yazının çok fazla blogda yayına girmesi bizim tavır ve tepkimizin doğru olduğunu çok fazla insana ulaştırır.

Sağlıcakla…
Devamını Oku »