yazdıklarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazdıklarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hüzün Sarısı 2 Yaşında Blogger Etkinliği




Merhaba Arkadaşlar
13 Mart 2016 tarihinde Radisson Blu Conference&Airport Hotel İstanbul da gerçekleştirdiğim blogger etkinliğinden bahsetmek istiyorum bu yazımda ana hatları ile. Blogumun 2.yılını blog yazarı arkadaşlarımla birlikte, markalarımız ile birlikte kutlamak istedim.Hemen önemli bir konuyu yazayım; davetli blog yazarlarını davet etmeden önce bir ölçü belirledim kendime bloguna önem veren, güncel tutmaya çalışan blog yazan bloggerlar tercihim oldu. Elbette bu ölçülerde çok blog yazarı var ama davetli sayısı sınırlı olduğundan 13 kişi olduk. Keşke 50 blog yazarını aynı anda ağırlayabileceğim bir güç olsa hiç düşünmem yaparım.
Gün nasıl başladı neler yapıldı merak edenler olduğunu biliyorum, günü anlatayım size.
Otelin Olympia Salonu bizim için ayrılmıştı ve tüm organizasyonu Kuğu Organizasyon yapacaktı. Saat 10 gibi otelde buluşacaktık şirket sahibi Kamil Durmazel ile. Ancak ben saat 10'da gittiğimde neredeyse herşeyi tamamlamıştı Kamil Bey ve ortağı Ebru Hanım.


Beyaz-Gold  renkler ağırlıkta. Yuvarlak masaların üzerine hoş gold servisler dev şamdan görüntüsüde ışıklandırma. Peçete süslerine, sandalye süslerine kadar her ayrıntıyı düşünmüşler. Sadece bu kadar değil, konuklarımı karşılayacağım yere beyaz halı ve etrafına meşale görüntüsüne şamdanlar kullanmışlar. Pastamı kullanacağım masayı da unutmamışlar. Yüksek masada,  yine aynı detayları kullanmışlar. O kadar profesyonel ve sistemli çalışıyorlar ki, ben daha "neredeyse bitmiş" diyemeden tamamladılar ve gittiler. 
O arada bana yardım için arkadaşım Betül tatil gününü feda edip Anadolu yakasından geldi. Çok kıymetli bir kardeşim daha geldi Nurtaç. Başladık sponsor hediyelerimizi düzenlemeye. Ben daha önce paketleme aşamasını evde yapmıştım (laf aramızda tek başıma yapmadım). Sadece kolilerden çıkarılıp dizilmesi kalmıştı. 
Daha sonra başladık misafirlerimizi beklemeye. 

Radisson Blu Conference&Airport Hotel'in bizim salonumuzla ilgilenen kadrosundan çok memnun kaldık. Sürekli eksik kontrolü için geldiler, takipte oldular. Bol çeşitli ikramları içinde hangisini yiyeceğimizi şaşırdık. 
 İnanılmaz heyecanlıydım beklerken. Acaba eksik bir şey var mı? Acaba atladığım bir şey oldu mu diye, biraz panik ama belli etmeyen bir Hüzün Sarısı:)
Konuklarım gelmeye başladığında ve ortamı gördüklerinde söyledikleri sözler içimi biraz rahatlattı ve nefes aldım. 
Toplam 13 blog yazarıydık organizasyonda. En altta linkleri ile paylaşacağım. Etkinlikte sadece blog yazarları değildi misafirlerim. Minik bir 90'lar konsepti olsun istedim. Biraz müzik olsun istedim. Çok mükemmel insanlar geldi. Mesela Hazal "Elden Yar Olmaz" diyerek coşturdu hepimizi. 90'lara kısa bir yolculuk yaptık.

Sanat Müziği Sanatçısı Onur Akay'da bizlerle birlikteydi ve İstanbul Ağlıyor şarkısı ile hepimizi mest etti. Ödüllü gazeteci Funda Erkoç pop müziğin genç ismi Ayaz da bizimle oldu. 

Ayrıca Ayşenur Yazıcı günün sürpriz konuğuydu. Ben ilk defa tanıdım nasıl güzel nasıl alımlı bir kadın anlatamam. Bütün doluluğuna rağmen alabildiğince tevazu sahibi. İyi ki tanıdım:)
Gün içinde sohbetler, şarkılar eğlenceler derken günün nasıl bittiğini anlamadık.
Elbette etkinliğimin sponsorları da vardı.  Organizasyona otelimiz dahil 43 marka destek oldu. Günün ortasında Betül, Nurtaç ve ben konuklarımıza sponsor hediyelerini verdik. 
Bol bol fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedik tabi ki. Organizasyon, benim takip edebildiğim kadarı ile 17 ayrı yerde haber oldu ki bu benim için büyük mutluluk. Şimdi bir tanesini paylaşayım farklı bir yazımda tüm linkleri sizinle paylaşacağım.

Bir sonraki yazımda sizlere sponsorlarımızdan bahsetmeye başlayacağım. Bir de bana etkinliğe nasıl hazırlandığım soruluyor bunu da uygun bir zamanda yazacağım. Organizasyon ile ilgili bir yazım daha olacak. Bu etkinlik vasıtası ile çalışmayı bıraktığım ve bir daha asla çalışmayacağım markaları paylaşmak istiyorum sizinle, sebepleri ile birlikte.
Tabi ki diğer yazılarımda ve blogger konuklarımın yazılarında güne ait bir çok fotoğraf göreceksiniz.
Katılım sağlayan ve ilgi gösteren herkese teşekkür ediyorum.
Yeni yazımda tekrar görüşmek umudu ile...
Sevgiler

Blogger Konuklarım
(alfabetik sıra ile)

Aren and Family
Asimetrik Blog
Audrey'in Şekerleri
Emel'in Mutfağı
Funda Erkoç (Medya Extra)
Gülümse Yüzüme
Güzellik Kazanı
Hüzün Sarısı
Life of Yasmina
Makyaj Kelebeği
Soran Anne
Şirin Kanatlar
Zencefil Tasarım Evi








Devamını Oku »

Kanvas ve Kabartma Tablolar İçin (tabloda.com)

tabloda-com

Merhaba
Bugün tablo sevenler için söyleyeceklerim var. Son zamanlarda duvarlarımızda bolca yer verdiğimiz kabartma tablo kanvas tablo çeşitleri ile ilgili örnekler ve nereden ne şekilde alabileceğimiz konusunda fikir vermek istiyorum size.
Öncelikle kanvas tablo nedir? Sitenin açıklamasını paylaşayım sizinle.
"Kanvas tablo, % 100 pamuklu 370 gr/m2 kanvas kumaş üzerine püskürtme sistemi ile basılan ve özel ahşap şase üzerine gerilerek tablo haline getirilen dekoratif ürünlerdir."

Dilerseniz tabloda.com sitesine girip bir bakalım neler varmış. Ben biraz bilgi vereyim.
Siteye girdiğinizde kategori seçenekleri ile karşılaşıyorsunuz. Bu kadar çok kategori içinde sayısız model var. O kategoriler neler mi? Bakın!

Kategorilerden dilediğinizi seçip içindeki sayısız çeşitten beğeniyorsunuz, tercih yapabilirseniz tabi:)
Sitenin güzel yönlerinden biri ise istediğiniz tabloyu siz hazırlayabiliyorsunuz üstelik istediğiniz boyutta. İsterseniz 3 parçalı tablo isterseniz 5 parçalı tablo, isterseniz tek parça.
Fiyatlar 27 liradan başlıyor. 50 lira üzeri siparişlerde ise kargo ücretsiz. Kredi kartı ile taksit seçeneği gibi de bir kolaylık sunulmuş.
Şimdi sizin için kendi zevkime göre seçtiğim birkaç örnek tablo göstereyim.

"En Çok Satılanlar" kategorisinden bu tablo
kanvas-tablo

Bu model "En Yeniler" kategorisinden mesela

Gözümün nuru Beyoğlu/Taksim "İstanbul" kategorisinde.

"Ünlüler" kategorisinden Charlie Chaplin

Yazımın başında kullandığım tablo ise "Dans ve Müzik" kategorisinden.
Nasıl da huzur veren görüntüler öyle değil mi? Siparişinizi dilediğiniz zaman tabloda.com adresinden verebilirsiniz.
Sevgiler


Devamını Oku »

Nazar Boncuğu Nazardan Korur mu? Nazara İnanır mısınız?


Merhaba Arkadaşlar;

Günlük yaşantımızda ne çok kullanırız nazara geldik, nazar değdi göze geldik vs. Nazar boncukları ise nazarı önlemek için kullanılan ve çok yaygın önlem gibi görünüyor bu anlamda. 
Nazara inanan biri olarak arada yeni yazılar okurum konuyla ilgili acaba nazar boncuğu nazarı engelliyor mu? Nazar boncuğu gerçekten korur mu? Nazardan korunmak için neler yapılmalı  gibi.
Yıllar önce bir fizikçi tv ye çıkıp mavi taş gözlerden gelen zararlı ışınları keser demişti ve kendine göre nazar boncukları ile ilgili bilimsel bir açıklama yapmıştı. Dini olarak ise asla kesinlikle aman ha diyen yazılar var hatta Allah'a şirk koşmaktır şeklinde net tavırları var. Yine dini açıdan açıklama yapan bazı yazılarda da daha yumuşak bir şekilde şöyle denilmiş "nazarı değecek kişinin dikkatini dağıtır taş ve o şekilde etkisi azalır nazarın". 
Peki ben neden böyle bir yazı hazırlama gereği duydum. Son zamanlarda çok hastayım, sebepsiz. İnanılmaz enerji düşüklüğü tarif edemem. Tamam şimdi yakın takipçilerim diyecek ki "çok fazla çalışıyorsun, çok uykusuz kalıyorsun" evet bu doğru ama ben kendimi bildim bileli böyleyim. Çalışarak enerji toplar şarj olurum tabiri caizse. Ama bir süredir inanın ne yapıyorsam işkence halini aldı herşey ve tamamen sorumluluk gereği yapıyorum.
Peki tırnaklarıma ne dersiniz? 91 yılında başladım uzun tırnak kullanmaya. Ve iki oğlum doğduklarında birer defa olmak üzere kestim onun dışında hiç kesmedim. Arada ufak tefek kazalarla kırılma olurdu kısaltırdım hepsi bu kadar. Bundan bir süre önce en dipten sırayla et ile birleşik yerden kırılmaya başladılar. Bant ile sararak canımın acısını engelledim.  Dediğim gibi sıra ile, biri düzelmeden diğeri 7 tırnak. Ve hala toparlayamadım. Farkındaysanız uzun zamandır instagram hesabımda günün ojesi yapamıyorum, eski fotoğraflardan ekliyorum bazen. Hangi tırnağı göstereyim ki tırnak yok:)
Ben çok şeffaf bir insanım gizli kapaklı davranamam, artık tanıdınız beni. Güzel bir projem olsun ve ben bunu ortalıkta açıklayayım o proje son noktasında da olsa geri döner. Ama iyi de ben saklamayı beceremiyorum ki sevincimi herkesle paylaşmak çok mutlu ediyor. 
Bu gece farklı bir platform için bir yazı hazırlarken düşündüm tüm bunları. Nazara inandığımı söylemiştim, yıldızımın da düşük olduğunu biliyorum. Buraya yazıp nazar konusunda sizlerin de fikirlerinizi öğrenmek istedim.
Nazara inanmayanların bu yazıyı okurken düşündüklerini tahmin edebiliyorum:)
Peki ya sizler? Nazara inanır mısınız? Sizce nazardan korunmak için neler yapılmalı? Nazar boncuğu nazara karşı etkili mi?  Düşünceniz nedir?

Sevgiler

Not: Sosyal medya hesaplarımın 
profil fotoğraflarına nazar boncuğu ekledim:))


Devamını Oku »

Kadın Demek!

kadina-siddet


Merhaba Arkadaşlar;

Bir süredir takip ettiğim bloglarda "Kadın Demek" başlıklı yazılara denk geliyorum. Bu yazıların amacı farkındalık oluşturmak ve mim halinde blogdan bloga dolaşıyor.Dilerim bir çok blogda benzer yazıları görebiliriz.
Nilgün Özen Aydın da Kadın Demek başlıklı yazısını yazıp beni de mimlemiş. Elbette benim de söyleyecek sözlerim olacak bu konuda.
Ülke gündeminden düşmeyen, kadına şiddet, kadına tecavüz, kadın cinayeti gibi haberleri bir gazetenin kaçıncı sayfasında okursunuz? 3.sayfası değil mi? O gazetenin ilk sayfasında ne olur? Siyaset değil mi? Birçok insan ne demek istediğimi anladı bile. Evet kadın her daim geri planda oldu siyaset ön planda. Ve bu yetmezmiş gibi yukarıda saydığım vakalar siyasi emeller hırslar arasında kaynadı gitti, görülmedi bile. Yaşanan onca kadın faciasından sonra geldiğimiz nokta başlanan noktadan farklı değil.

Aslında ne var biliyor musunuz? "Kadın Demek" ne demek? Bazıları bunun farkında değil. Bana tek kelime ile nedir diye sorsanız "hayat" derim. Siz dilediğiniz kadar açın içini, acısıyla tatlısıyla...

Doğarız, doğuran kadın! Büyürüz, büyüten kadın! Şekilleniriz, eğiten kadın! İşte size hayat! Bundan sonra ne yaparsak yapalım; doğuran, büyüten eğitenden izlerle devam ederiz. Mutluluğumuz kadın, mutsuzluğumuz kadın!



Biz gönlü büyük ve herşeye rağmen etik değerlerine sahip çıkmaya çalışan bir milletiz. Ancak kadına yönelik suçlarda elimiz kolumuz bağlı sadece izliyoruz, kahrolarak! Peki çözüm var mı? Çözüm ne?

Evet bunun çözümü var ve milletin değil devletin elinde, yasaların elinde. Esneklik boşluk olmayan net kanunların elinde.

Adam(!) suçu işliyor, akıl sağlığı için heyetten geçiyor, heyet "sorunlu" raporu veriyor. Kısa bir süre tedavi ardından salınıyor. Sahte rapor, yukardan birilerini ayarlamak gibi çirkin ifadeli kayıtlar dinledik biz suç işleyenler için, haberlerde internette. Bunların net olarak önüne geçilecek. Ve kesinlikle sorunlu olup olmadığı araştırıldıktan sonra eğer akıl sağlığı yerinde ise idam edilecek. Şimdi bunu okuyanlar "aaa cani, geri kafalı idam diyor" diyebilir bana, bu sözlerle de farklı platformlarda karşılaştık zamanında. Ben bir kişinin öldürülmesini istiyorum yaptığı adi suçtan dolayı ama siz onun salıverilip yeni cinayetler yeni işkenceler yapmasını istiyorsunuz. Hangimiz cani?

Benzer suçlara gelecek idam cezası kesinlikle caydırıcı olacaktır. Yani bir pislik, bir genç kızı öldürdükten sonra tırnak aralarında kendi DNA sı çıkması diye kızın bileklerinden ellerini kesip saklıyorsa onun akıl sağlığından şüphe etmek yersiz olur. Direkt idam edilmeli, örnek teşkil etmeli.

Kadın demek hayat demek, nefes demek! Birileri insanlığın oksijenini bitirmek için uğraşıyor ve buna kimse engel olmuyor.

Bloglarda farkındalık adına yazılan Kadın Demek başlıklı yazıların çoğalmasını diliyorum. Ve ben kimseyi mimlemiyorum. Okuyan tüm blogger arkadaşlarımın, sosyal medya kullanıcısı takipçilerimin konu ile ilgili bir kaç cümle de olsa yazıp paylaşmasını rica ediyorum.
Sevgiler



Devamını Oku »

Alexa Nedir? Önemli midir? Alexa da Yükselmek Nasıl Olur?



Merhaba Arkadaşlar

Bloglara verdiğim önem ve yazdığım yazılar üzerine sürekli sorulan alexa nedir? alexa önemli midir? alexa da nasıl yükselirim ? gibi sorularını yanıtını bildiğim kadarı ile bu yazıda sizinle paylaşmak istedim.

Alexa için bir web sitesini analiz eden sistem diyebiliriz. Dünya üzerinde her ne kadar site varsa ölçümleyebiliyor. Araştırmalarımda %100 olmasa da gerçeğe yakın bir sonuç verdiğini gördüm analizlerin. Peki ölçümlerken neye bakıyor alexa? Ziyaretçiler siteye ne şekilde gelmiş? Ne kadar gezmişler? Ne kadar kalmışlar? 

Alexa ne kadar önemli derseniz; aslında bakarsanız çok önemli. Reklam veren markalar veya başka şekilde site ile çalışmak isteyen markalar sitenin alexa değerlerine bakarlar (yani bakmalılar). Günümüzde alexa değerinden çok takipçi sayısı dikkatini çekiyor markaların ama neyse konumuz o değil:) 

Sitenizin kaçıncı sırada olduğunu görmek için alexa.com adresine girip arama bölümüne blog veya site adınızı yazmanız yeterli. Size Dünya ve ülke sıralamasında kaçıncı olduğunuzu gösterecek. Kendi alexa değerlerimi sizinle paylaşayım.


TR simgesi Türkiye'deki siteler içindeki sıralamam, dünya sıralamam da diğeri. Tahmin ettiğiniz gibi bu rakamlar ne kadar küçük olursa, ne kadar küçülürse siteniz o kadar iyi durumdadır demek. Dilerim konu ile ilgili bir dahaki yazımda daha küçük rakamlarla çıkarım karşınıza. Elbette alexa ile siteleri takip edenler bu rakamların hiç fena rakam olmadığını anladı. Ama insanız hep hedefleri "daha iyiye" şeklinde programlıyoruz değil mi? 
Bu arada benim şu alexa değerlerimin 5 katı olan siteler, inanılmaz markalarla çalışıyor, beni de öyle zannedebilirsiniz ama değil. İşin o boyutu onlara kalmış, ben yapmam gerekeni yapıp blogumu ayakta tutmaya çalışıyorum, siz de öyle yapın derim.
Peki ne yaparsanız alexa değerleriniz iyileşir? Blogunuzu güncel tutun bu çok önemli. ayda iki yazı üç yazı ile bu mümkün değil. Kendinize ait içerikler girin. Yazdığınız yazının google aramalrında çıkması gerekiyor, bunun için de etiketler çok önemli, geçiştirmeyin. Konu ile ilgili çok fazla yazılmış yazı var, üşenmeyin okuyun. 
Ben her gece yatmadan önce alexa.com adresine girip durumuma bakarım. Ne kadar ziyaret olmuş, sitemde ne kadar kalmışlar, hangi kelimelerle bloguma ulaşmışlar gibi. 
Şimdilik konu hakkında yazacaklarım bu kadar. Sormak istedikleriniz olursa, bildiğim kadarı ile cevap vermek isterim.
Sevgiler 

Devamını Oku »

Temiz Bloglar!



Merhaba
Bu yazım sadece takipçilerim için değil. Hem bloglarla çalışan markaları hem blog yazarlarını ilgilendiriyor. Dikkatle okumanızı rica ediyorum.
2015 yılının ortalarına doğru "bloglara güven azaldı" diyen biri için hep birlikte şaha kalktık değil mi? Üç beş kendini bilmez sözde blog yazarı yüzünden genel konuşulması hepimizin canını sıkmıştı blog sahipleri olarak. Peki o günden sonra bu durumun, bu çirkin önyargının düzelmesi için ne yaptık? Kendi adıma hep bişeyler yaptım ama bu anlamda destekleyenim sayılıdır.
Gün geçmiyor ki blogger adı altında biri ortaya çıkıp ortalığı karıştırmasın! Yine o dönemlerden birindeyiz. Bir blog yazarı(!) her ürünü çabucak deniyor ve blogunda yazıyor. Blog yazılarına baktığınızda özgün içerik değil kopyala-yapıştır sistemi görüyoruz. Kimsenin de "ne oluyor" diye sorduğu yok tabi.
Dün bir arkadaşımız ekran görüntüsü ile deşifre etti hadiseyi isim vermeden. Ama isim öğrenmek çok zor değildi düşünebilen için. Baktım, buldum bahse konu hanım kızımızı. Evet firma notlarını bloguna taşımış, kendi düşüncesi gibi yazmıştı.
Burada benim müdahalem şahıs için değil olay içindir. Sizlerden de ricam şudur;
Markalar-Firmalar
Lütfen çalışacağınız bloggerları özenle seçin. Zaten profesyonel PR çalışanları o blogun hangi amaçla açıldığını birkaç yazı gezdikten sonra anlar. Blog gönül işidir, böyle olmazsa yazılar da samimiyetini yitirir. Örnekteki gibi "yazayım da nasıl olursa olsun" mantığı ile hareket edilir. Takipçi satın alınır. İnstagramda 17K takipçisi olan bir blog yazarının beğeni sayısı 30 u geçmiyorsa bunda bir iş vardır, bu şekilde düşünün. Veya blogunda sadece basın bülteni yayınlıyorsa veya gittiği etkinlikleri. Alexa nın önemi de unutulmamalı. Mesela aleksa global değeri 2 milyon olan blog yazarları ile çalışan firmalar biliyorum global değeri 500 bin olanın yüzüne bakmıyorlar. Neden?
Blog okuyucuları
Lütfen takip ettiğiniz blogların samimiyetinden emin olun. Eğer aradığınız ürün incelemesi ise siz de yazılan yazıları iyice inceleyin. Kopyala yapıştır yapan bloggerlara şans vermeyin. Bu şekilde emek sahiplerine haksızlık etmiş olursunuz.
Blog yazarı arkadaşlarım;
Siz de lütfen bloglarınıza sahip çıkın artık. Siz boşluk verdikçe kendini bilmzlere gün doğuyor. Atlayıp zıplıyorlar. Ayrıca blog takip ederken işi bilenler olarak inceleyici olun. Biz istersek bunlar camiada barınamaz ve kimseyi de yanıltamazlar. Bir ürün elbette sitesinde kusursuz anlatılır. Onu olduğu gibi alıp bloguna yapıştırırsa okuyucusunu kandırır ve bu çok aşağılık bir durum. Lütfen izin vermeyin.
Diyeceklerim bu kadar.
Not: Bu olaylar daha çok kozmetik blogları için geçerli oluyor ve ben sadece kozmetik yazmıyorum, özellikle belirtmek istedim. Sadece bu kadar sahtekarlığa sessiz kalmak benim yapımda yok. Sessiz kalanların kendi tercihi elbette.
Sevgiler


Devamını Oku »

Erkek Giyim Markaları İçinde Dikkat Çeken İsim "Pierre Cassi"


Merhaba Arkadaşlar

Bu yazımda sizlere erkek giyim markaları arasından bir örnek vermek istedim, iyi bir örnek. Oldukça şık koleksiyona sahip bir erkek giyim markası Pierre Cassi. Takım elbise, gömlek çeşitleri yaz-kış detayları ve damatlık modelleri ile zengin bir kreasyon.


Çeşitler sadece bu kadar da değil. Kabandan paltoya, monttan kravata erkek giyiminde bir çok ürünü bulmak mümkün. 
1970 yılından beri faaliyette olan markanın, 42 ülkeye ihracat yaptığını da belirtmek isterim. 
Pierre Cassi'nin vurgulamak istediğim özelliklerinden biri %100 pamuklu ürünlerle tüketici karşısına çıkıyor olması, bir diğeri de uygun fiyat politikası. 

Marka sadece yetişkin erkeklere değil, genç erkeklere de ürün seçenekleri sunuyor. Çocuklar için takım elbise modellerinden, mesela anaokulundaki oğlunuzun yıl sonu töreninde şöyle güzel bir takım elbise ile izleyici karşısına çıktığını bir düşünün veya arkadaşının doğum günü partisine bu şekilde katılsa:)

50 nin üzerinde bayiisi bulunan Pierre Cassi'nin Türkiye ve yurt dışana giyim bayilikleri verdiğini de unutmadan yazmak isterim.
Kendi zevkime göre birkaç örnek göstermeye çalıştığım siteyi muhakkak gezmenizi öneriyorum. 
www.pierrecassi.com


Sevgiler






Devamını Oku »

Bee Beauty’den Yılbaşına Özel Hediye Seti






Gratis’e özel olan markalar arasında öne çıkan Bee Beauty, yılbaşı hediyesi seçimlerinde henüz karar veremeyenler için ideal bir seçenek sunuyor. Özel tasarımı ile dikkat çeken Bee Beauty Hediye Seti el kremi, vücut losyonu ve parfümden oluşuyor. 

Bee Beauty kış serisi ürünlerinden oluşan hediye seti yılbaşına özel fiyata sahip. 3’lü hediye seti 31 Aralık 2015 tarihine kadar 49,90 TL yerine 29,90 TL’den satışa sunuluyor. 

bee-beauty-parfum


Gratis ayrıca 100’ü aşkın sadece Gratis’e özel ithal markaları ile de çeşitli hediye seçeneğine ulaşma imkânı sağlıyor. Gratis müşterileri sevdikleri için renkli kozmetik, cilt bakım, saç bakım ve kişisel bakım kategorilerinden birbirinden farklı ve şık hediye alternatiflerini tüm Gratis mağazalarından seçebiliyor.



*Basın bülteni*
Devamını Oku »

Hüzün Sarısı ile Hediyeleşme Etkinliği-2-



Merhaba Arkadaşlar;

Gelenekselleştirmeye çalıştığım bloggerlar arası yeni yıl hediyeleşme etkinliğini 2.defa gerçekleştirdik. Muhtemelen sosyal medya hesaplarımda günü takip ettiniz ancak ben buradan detay vermek istedim size.

Bundan bir süre önce mail yolu ile davet gönderdiğim blog yazarı arkadaşlarım hiç tereddütsüz kabul ettiler teklifimi. Gün yaklaştıkça 10 bloggerı eşleştirmek lazım diye düşündüm ve bir gün aniden Gülümse Yüzüme blog yazarı Yasemin ile otururken "hadi eşleştirme yapalım, video çekelim" dedim. Hemen oturduğumuz mekandaki personelden kağıt kalem istedik. Blog isimleerini yazdık, bir de poşet bulduk başladık video çekmeye. 

Önce 19 Aralık olarak belirlediğimiz günü 20 Aralık olarak değiştirdik ve gün geldi çattı.
Peki neler yaşandı? Hemen fotoğraflarla anlatmaya çalışayım. 
Buluştuğumuz mekanın VİP salonu bizim için hazırlanmıştı. Hepimiz yerlerimizi geçtik ve ben kısa bir konuşma yaptım; çok mutlu etmişti beni karşımda gördüğüm gülen gözler.


Konuşma sonrası, siparişlerimizi verdik yemeklerimizi yedik. Ardından birkaç gün önce doğum günü olan Audrey'in Şekerleri İrem'in doğum günü pastasını hep birlikte kestik. En içten dileklerle kutladık.

Daha sonra hediyeleşme faslına geçtik. Ben fotoğrafların üzerine kim kiminle eşleşti yazacağım:)

Ben ve Şirin Kanatlar

Audrey'in Şekerleri ve Makyajlı Kareler


Makyaj Kelebeği ve Mor Hastası

Gülümse Yüzüme ve Asimetrikblog


Birgün'de (Acemiden) ve Sen de İncel


Beni kırmayıp geldiler, hepsine çok çok teşekkür ediyorum. Tekrar tekrar buluşmayı görüşmeyi diliyorum.
Şimdi hediyelere geçeyim. Mor Hastası blogunun sahibi Ege Güzeli olarak da tanırsınız, hepimiz için blog isimlerimizle kitap ayracı yaptırmış. Ve nasıl özenli hazırlamış. Ayrıca çıkarken bir paket daha uzattı bana, o da çok şık bir bileklik. İşte fotoğrafları.

Eşleştirmede bana Şirin Kanatlar çıkmıştı biliyorsunuz. Peki onun hediyeleri nelerdi? Herkese Rimmel'in 60 saniyede kuruyan ojelerinden hediye etti öncelikle. Ardından bana aldıklarını paylaşayım.

Bu güzel pijama takımını almış. Ve şu an üzerimde:)
Ayrıca rüyalarda görüşmekten bahsediyor sanırım. Bu arada ingilizcem müthiş:)))


Diadermine gece ve gündüz kremi. 35 yaş üstü için bu set. Yani çat diye gözüme çarpıyor bu detay. Sevgili kardeşim "bir mana var sözlerinde":)))
Kullanıp yazacağım merak ettim etkisini laf aramızda:)


Ve bir kozmetik paketi. Bu paket için de manalı diyebilirim. Hemen aydınlatayım. Palmolive'in bu duş jelini ben çok seviyorum, her kozmetik alışverişimde muhakkak bir tane alırım. Geçen gün bize geldiğinde banyo dolabındaki stokları gördü şaşırdı. "kıtlık çıkabilir, dursunlar" demiştim. Gidip o da almış. Rimmel Nail Nurse'de biliyorsunuz severek kullandığım bir tırnak koruyucu. Onun da yedeklerini biliyor, ondan da almış. Wet'n Wilde Brulee fara gelince; geçen gün konusu olmuştu. Herkeste var ben almam inat ettim demiştim, onu da eminim bu yüzden aldı:)
Tamam tamam denerim söz:)

Hediyeleri de birbirimize verdikten sonra kaldığımız yerden sohbete devam ettik. Hava kararmış, saat geç olmuş farkında bile değiliz. Vedalaşıp, tekrar görüşmek üzere ayrıldık.
Davetimle hediyeleşme etkinliğime gelen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Daha nice organizasyonlarda bir araya gelmek dileği ile.

Sevgiler







Devamını Oku »

Yılbaşı Hediyesi Arayanlara Gratis’ten Yeni Ürün Alternatifleri



Türkiye’nin kişisel bakım marketi Gratis, yeni yılda hem yeni koku keşfetmeyi sevenler hem de yeni hediye alternatifleri arayanlar için İngiltere’den ithal Yardley London özel parfüm serisini satışa sundu. İngiltere’nin en köklü markaları arasında yer alan Yardley London’ın özel parfüm serisini Türkiye’ye getiren Gratis, yılbaşında ister kendine ister sevdiklerine hediye almak isteyenlere Yardley London ile ideal bir alternatif sunuyor.

Seri içerisinde Kiri ile Citrus Wood koleksiyon içerisinde öne çıkıyor. Süsen çiçeği, ylang-ylang gibi odunsu özleri barındıran Yardley London Kiri kadınların, sedir apacı ve amber aroması ile Yardley London Citrus Wood ise yeni yılda da kendine güzel bakan erkeklerin vazgeçilmez kokularından biri olmaya aday.

Yardley London Kiri 

Yardley London, incelikli baştan çıkarma sanatında usta, güzel, zarif ve entelektüel Geyşa’ların zamansız yaklaşımından esinlenerek Kiri ile baştan çıkarıcı, kadifemsi, baharı andıran romantik ve büyüleyici kadınsı kokuyu yakaladı. Kiri’nin üst notasını kakule, karanfil, mandalina ve eriğin karışımından çıkan meyveli ve baharatlı aroma oluşturuyor. Kiri’nin temel notası ise gül ve sardunya gibi canlı tonlardan oluşuyor. Yardley London Kiri’nin son notasında bulunan süsen çiçeği, ylang-ylang gibi odunsu tonlar parfümün floral bir koku olmasını sağlıyor. Fiyatı: 39,90 TL 

Yardley London Citrus Wood 

Narenciye esintilerini baz notasında taşıyan Yardley London Citrus Wood; bergamot, huş ve meşe yosununun gizli cazibesini, karakterini aldığını kalp notasında barındırıyor. Geleneksellikten vazgeçmeyen modern erkekler için tasarlanan Citrus Wood son notasında barındırdığı sandal ağacı, sedir ağacı, amber, vetiver ve doğu baharatlarının sıcaklığı ile kalıcılıkta iddiasını koruyor. Fiyatı: 35,90 TL 



*Basın Bültenidir*
Devamını Oku »

Kliksa.com 1.Blogger Buluşması



Merhaba
19 Aralık 2015 Cumartesi Kliksa.com'un davetlisi olarak Kliksa'nın Kadıköy'de bulunan yönetim merkezine gittim. Benim haricimde alanlarında oldukça iyi 11 blog yazarı daha vardı.
Peki, gün içinde neler yaptık? Neler konuştuk? Size bunlardan bahsetmek istiyorum bu yazımda.
Daha öncesinde Kliksa.com hakkında bilgi vermeme gerek var mı bilmiyorum, herkes tanıyor ama isterseniz bir iki cümle ile anlatayım.
Kliksa.com bir Sabancı kuruluşu ve 2012 yılının mart ayından beri tüketici ile buluşmuş durumda. Site içinde bilgisayardan telefona, kişisel bakım ürünlerinden altına hatta otomobil lastiğine kadar bir çok ürünü bulup, online olarak satın alma şansımız var.
Gelelim Kliksa ile günü nasıl geçirdiğimize. Gün kahvaltı ile başladı. Sohbet ederek kahvaltılarımızı yaptık çaylarımızı içtik.
Sonrasında toplantı salonuna geçtik. Kliksa Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, Müşteri Hizmetleri Müdürü Jülide Karaibrahimoğlu ve Kurumsal İletişim Müdür Yardımcısı Kübra Çorapçı Serter Kliksa ile ilgili bilgiler paylaştılar bizimle. Hepsi oldukça içten, oldukça enerjik olduğundan toplantı da o ölçüde samimi geçti.
kliksa-blogger-bulusmasi

Bizlere, hem tüketici olarak, hem tüketicilerle birebir temas halinde bloggerlar olarak fikirlerimizi sordular, notlar aldılar. Bu da markayı daha da geliştirmek adına yapılan oldukça ilgi çekici bir eylemdi. 
Kliksa.com'un ödüllerini konuştuk. Ben de bu ödül listesinin fotoğrafını çektim sizlerle paylaşabilmek için..
kliksa-com

Buluşmada rakamsal tahminlerden oluşan eğlence amaçlı bir yarışma da yapıldı. Bol bol sohbet edildi. Genel anlamda e-ticaret sitelerinden alışveriş yaparken yaşanılan sorunlardan bahsedildi.
Bu arada Kliksa'nın "Patlangaç" oluşumunu da konuştuk. Patlangaç nedir derseniz hemen aydınlatayım. Marka hergün bir veya birkaç üründe sınırlı sayıda stok için indirim yapıyor. Bu indirimlerden nasıl haberim olacak diye soracaksınız. Kliksa'nın youtube kanalına abone olabilirsiniz mesela. Veya bir tv kanalında denk gelebilirsiniz.Siz en iyisi hala beğenmediyseniz kliksa.com facebook sayfasını da beğenin.
Günün sonunda, bu buluşmayı ölümsüzleştirmek için bol bol fotoğraf çekildi. Ayrıca isimlerimize hazırlanmış yaka kartları ve hediye paketleri ince düşünülmüş hoş ayrıntılardı.

Organizasyonda emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor, genç dinamik ve samimi Kliksa ekibini yürekten kutluyorum.

Sevgiler.



Devamını Oku »

Merak Ediyorum (mim)


takintili-haller

Merhaba Arkadaşlar

Blogger arkadaşım Sihirli Mavi beni "Merak Ediyorum" isimli mimde etiketlemiş. Bu mim içeriğinde takıntılar, sevilenler ve sevilmeyenler olacak. Tamamen doğaçlama başlıyorum yazmaya, aklıma geldiği gibi...
Bu arada madde madde değil de, metin olarak yazarsam sanki daha iyi ifade edebilirmişim gibi geliyor.

Sevdiklerim
İnsanları seviyorum ben, hayvanları tüm canlıları ve hatta kainatta var olan herşeyi. Ne kadar esnek ve politik bir başlangıç oldu farkındayım:) Hemen detaya gireyim. Kıymet bilen, merhametli insanları severim. Etik değerleri olan, kuralları olan yani bir duruşu olan insanları severim. Tarzını kendi oluşturmuş insanları severim. Şartlar ne olursa olsun, kuralları ve duruşundan ödün vermeyen insanlara inanılmaz saygı duyarım çünkü. Güven veren insanları severim, güvenilen olmayı severim. Haddini bilen insanları severim, haddimi bilmem öğretilmişti bana.
Çay severim. Demli şekersiz ve kesinlikle ince belli bardak olacak:) Karşımda da en az benim kadar çaydan anlayan bir can, bir dost olacak.
Doğru olmayı severim, doğru olanı severim. Bir hadisede tek doğru olur, işte o doğruyu bulmak için uğraşır didinirim.
Krem Karamel severim hem de çok:) Fıstıklı bitter severim. Fenerbahçe'mi severim dünyalar kadar. 
Müzik severim, huzur veren sesler huzur veren şarkıları severim. Nilüfer'i severim ve onun "Geceler" şarkısını başka severim.
Çalışmayı severim, nefes almadan çalışmayı. Çalıştıkça yenilendiğimi hissederim.
Ojelerimi severim ve oje alışverişlerini.
Üretmeyi severim, fikir üretmek proje üretmek organizasyonunu yapıp sonlandırmayı severim.
Ve tabi ailemi severim. Annem babam kardeşlerim ve çocuklarım.

Sevmediklerim
Nankör insanları sevmem, kıymet bilmeyen insanları. Merhametsiz insanları sevmem, hain insanları sevmem. Teşekkür etmeyi bilmeyen, özür dilemekten aciz insanları sevmem. Yalanla yoğurulmuş insanları sevmem. Kaba insanları sevmem ve bu yüzden çok sık kullandığım bir cümledir "asalet ayrıntılarda gizlidir". Kıskanç, kalbi irin dolu insanları sevmem. Saygısız insanları sevmem. Bulunduğu kabın şeklini alan, duruşu bozuk insanları sevmem. Çıkar için kişiliğini çoktan bir kenara fırlatmış insanları sevmem. Kontes görünümlü mahalle dilberlerini sevmem:)
Kabak tatlısı sevmem, salata sevmem (pişmemiş hiç bir yeşillik yemem).
Samimiyetsiz kalabalık sevmem. Balım börtü böceğim kalbim ciğerim böğrüm gibi ifadeleri sevmem.

Takıntılarım
Bu yazıyı hazırlarken düşündüm aslında var mı takıntılarım diye. Mesela ters dönmüş bir ayakkabı terlik görürsem, kimin olursa olsun onu düzeltmeden oradan geçmem.  
Çok sinirlenip gerildiğimde çay içersem veya bitter çikolata yersem sakinleşecekmişim gibi gelir. Özellikle başka mekan ve evlerde katı sabunla elimi yıkayamam, sanki anamızdan sıvı sabunla doğduk:)
Ağır parfüm kokusuna veya ter kokusuna tahammül edemem, direkt saldırıya geçesim gelir. Elbette kimse ter kokusu sevmez ama benim gibi göz oyma noktasına kaç kişi gelir bilmiyorum:)
Başladığım işin yarım kalma ihtimaline bile dayanamam.
Ve tespih merakım vardır. Bildiğiniz sallarım yalnız kaldıkça:)
Sanıyorum takıntılarım da bu kadar.

Sihirli Mavi'ye mim için teşekkür ediyorum.Ben de bu mime katılmak isteyen herkesi etiketliyorum.
Aslında kendimizi ifade etmek adına güzel bir yöntem.
Sevgiler

Devamını Oku »

Blogger ve Instablogger Hadisesi

instabloggerlar


Merhaba Arkadaşlar

Blogger ve instablogger arasında fark var mıdır? Varsa nelerdir? gibi sorulara kendimce yanıt vermek için buradayım bugün.
Bir süre önce Yeşim Mutlu blogunda Blogger ve Instablogger Arasındaki 10 Fark! başlıklı bir yazı yazmıştı. Yeşim Hanım'la daha önce de bloglarla ilgili bir konuda birbirimizden habersiz aynı fikirle yazılar hazırlayıp, takipçilerimizle paylaşmıştık burada da öyle oldu. Konu ile ilgili önceki yazılarımın linklerini aşağıda sizlerle paylaşacağım.
Bu yazımı bazen diyalog bazen monolog şeklinde geliştirip sonlandıracağım sanıyorum.Yeşim Hanım'ın yazısı üzerinden devam edeceğim. İster o yazının devamı olarak düşünün ister bağımsız bir yazı.
Efendim, nasıl bir tag başlatmıştık? #önceblog demiştik ve onun üzerinden devam etmiştik bir avuç blogger. İnstabloggerlar olabildiğince sinirlendi, kulisler yaptılar, yazılarıma adsız yorum yazdılar suçladılar. Bazı blog sahibi arkadaşlarımız ise suya sabuna dokunmak istemedi, onları da anlamaya çalışıyorum uğraşmak zorunda kalabilirlerdi gereksiz insanlarla. Neyse konuyla ilgili ilk yazımda ne demiştim instabloggerla ilgili? Şöyle demiştim "instagramda hesap açıp uçucu bilgiler paylaşacağınıza, lütfen bir blog açın. Biraz fazla mesai yaparsınız ama kalıcılık adına ciddi bir adım atmış olursunuz" . Yapıcı iki cümle var burada değil mi? Ama instablogger düşmanı ilan edildim.
Olayın Hüzün Sarısı cephesinde başlangıcını hatırlattıktan sonra; Yeşim Hanım'ın yazdığı 10 maddenin (biliyorum ki daha da çoğaltabilir) dip toplamı şunu diyor: Blogger emeği instabloggerdan fazla. Bana kalırsa kıyaslanamaz bile.
Sosyal medya hesaplarımda bunu uzun uzun açıklamıştım. Gerçek bir blog yazarı (yani içeriği kendi üreten fotoğrafları kendine ait, ifadeler kopya değil özgün, blog yayınlarının yarısından çoğu çekiliş duyurusu olmayan blog yazarlarından bahsediyorum), sizce bir blog yazısı hazırlamak için ne kadar zaman harcar? Kısaca birlikte hesaplayalım. Diyelim bir ürün yazısı yazacak. Önce fotoğraflarını çekecek, 5-10-20 artık kaç tane olursa. Sonra onları pc ye aktaracak 1 veya 2 tanesini seçecek boyutlandıracak. Blog adını üzerine yazacak, sonra deneyimlerini hatırlayarak yazmaya başlayacak. Aynı ürünü yazmış başka bir bloggerın yazısına bakmadan tabi. Yazının kontrolünü yapacak, uygun etiketler yapılacak fotoğraflar etiketlenecek. Yayın yapılacak ve gerekirse farklı platformlarda paylaşılacak. Bloggerın yayını bitti. Ne kadar sürmüş olabilir sizce? En az 2 saat ve ben bazı yazılar için 4-5 saat bilgisayar başında kaldığımı bilirim. Bir hastalık araştırması iki gün, yazısı bir gün ve makaleyi toplamda bitirmem 3 gün. Bu da bir örnek.
Gelelim instabloggera, ürünün fotoğrafını çek filtre koy, paylaş altına da beğendim/beğenmedim, şöyle bir özelliği vardı. Tekrar alırım/tekrar almam yaz. Bir iki de sevimli emoji ekle. İnstabloggerın yayını bitti. Sizce ne kadar sürdü? 3 dak ile 20 dakika arası.
Peki bu emeklerin şahıslara dönüşü ne olur? Bundan 10 yıl sonra arama motorlarında ilgili kelimeler yazıldığında bloggerın yazısına ulaşılır. Bundan üç gün sonra instabloggerın fotoğraf paylaşımına ulaşmak için kimse bilmem kaç fotoğraf aşağı inmez.
Çok net değil mi buraya kadar anlattıklarım arasındaki fark?
Peki devam edelim. Ne demiş Yeşim Mutlu 10. maddede? Blogger yazım kurallarına dikkat eder, instablogger istediği şekilde yazar demiş. Ona da örnek vereyim hemen, en düzgününden. Blogger aynı ifadeyi "ben bu ürünü çok sevdim, bittiğinde tekrar alacağım ürünler arasında" şeklinde bir cümle ile anlatır. İnstablogger ise "ayyyy çok güzel bu aşk yaşıyorum baksanıza güzelliğe kızlarrr" diye anlatır. Tabi bu örnek her blogger(!) veya her instablogger için geçerli değil. Bu ifade farklılıkları çok daha fazla örneklendirilebilir aslında ama kim olursa olsun incitmek istemiyorum.
Takip ettiğim genç bir kızı, hiç anlamı olmayan laubali bir sıfatla takipçilerine seslendiği için takipten çıktım. İnanılmaz rahatsız oldum bu yapmacık samimiyetten. Şirin görünmek zorunda değilsiniz kimseye.
Aslında ne var arkadaşlar biliyor musunuz? Ne benim, ne de eminim Yeşim Hanım'ın ne de bizim gibi düşünenlerin amacı bağcıyı dövmek değil, bağdan üzüm yemek. Yazdıklarımız belki birilerini olması gereken noktaya taşır. Çünkü gerçekten iyi yazan instabloggerlar var. Hatta ben bir gece sabaha kadar bir blog yaptım ve instagramda paylaşıp, bir instabloggera hediye etmek istiyorum dedim. Bir arkadaşımıza verdim blogu ama o kadar zaman geçmesine rağmen, bırakın yayın girmeyi bloguna bir defa tık demedi. Bu bana yapılmış büyük saygısızlık. Panel adminliği bende de olduğu için az önce geri aldım blogu. Gerçekten yazmak isteyen biri olursa hediye etmeyi düşünüyorum. 
Bir de instagramı işaret ederek "benim bir sitem yok ama blog işini buradan yürütüyorum" diye bir cümle, bir ifade kabul etmiyorum. İnstagram ve blog arasındaki fark yazılara sığmaz. 
Yazılacak ne çok şey var aslında değil mi? Üzerinde konuşulacak ne çok şey! 
Bir noktadan sonra kendime soruyorum "neden sadece ben ilgileniyorum" diye. Yeşim Mutlu'nun yazısını görünce yalnız olmadığımı hissettim, bu çok güzel bir duygu. Oysa blog yazarlığını tam anlamı ile yapan çok blogger var. Neyse ki yazılarımda, taglerimde destek olanlarım var.
Ben yine adsız yorumlar bekliyorum satırlar dolusu, saldırı bekliyorum abuk cümlelerle dolu:)
Bu fotoğrafı, konuları kaleme almaya başladığımda hazırlayıp instagram hesabımda paylaşmıştım.
(yaklaşık 2 ay önce)


Sevgiler

İlgili yazılar. tık tık



Devamını Oku »