kadın cinayetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadın cinayetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Özgecan'ın Hesabını Kim Verecek?

ozgecan-katilleri

Nasıl da masum umut dolu bakıyor değil mi? Nereden bilsin yaşayacaklarını? Özgecan Aslan için için herkes bir şeyler yazdı. Herkesin içinde fırtınalar koptu çünkü. Ben de öğrendiğimden beri dağıldım tabiri caizse. 
Olayın neresine üzüleyim, neresine kahrolayım bilemedim ki. Duygularımı işte buradaki köşemde, Özhaber Gazetesi'nde yazdım. Okumak isterseniz mavi yazıyı tıklayın lütfen.
Yahu bir can gitmiş baharında. İyileştirmek için neler yapabiliriz onu düşünelim, devletçe milletçe derken; biri siyasi görüşüne alet eder diğeri reklamı için kullanır. Sizin ananız babanız evladınız yok mu? Evlat acısının her türlüsünü Allah kimseye göstermesin ama bir de böyle canice, aşağılık cinsel ihtirası için öldürülüp yakılan bir evlat var ortada kimin yüreği dayanır?
Biri çıkıyor twitterda şunu paylaşıyor:

Bu nedir? Bu şahsın beyni nasıl işliyor ben anlamadım! "Laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar" derken ne anlatmak istiyor? Mini etek tek bir şekilde sorgulanır; "o eteği taşıyabiliyor mu yakışıyor mu" şeklinde! Onun dışında kimse kimsenin kıyafetinin ölçüsünü eleştiremez. Yukarıda verdiğim linkte de yazdığım gibi, el kadar erkek çocuklarına tecavüz edenler var bu ülkede onlar da etek mi giymiş? Göğüs dekoltesi mi vermiş?
Evet idam istiyorum bu hasta ruhlu insanlar için. Bana verseler sen infaz et deseler, onun canını almadan önce çektireceğim acıların hesabını yapmaya hayal gücü yetmez o itin.
Devlet, millet bir olup bu gibi yaratıklara ciddi cezalar vermeli. Bir kere olsun birlikte hareket edilsin, bir kere olsun sonuca ulaşılsın. 
Yasalarda değişiklik bu gibi sapık ruhlu insanların ilacı olacaktır!
Sevgiler


Devamını Oku »

Hakkımız Var mı?


02 Aralık 2014 magazinmatik.com'da yayınlanan yazım


Hem kadın, hem haklı olabilir mi insan günümüz şartlarında? Hele bir de hakkı olur mu her hangi bir durumda?

Kadınsanız ve Türkiye'de yaşıyorsanız bazı insani haklarınız elinizden alınmış olarak doğmuşsunuzdur zaten. Bir süredir bulunduğumuz ortama bakılırsa da artık şartların iyileşmesi de imkansız.
Söz hakkınız olmaz bir kere! Kendinizi ifade edemez, sindirilirsiniz size "kız çocuğu" denildiği yaşlarınızda. Ağlamak, tek iç dökme ve ifade şeklinizdir. Böyle başlar hazin hikaye. Büyürsünüz belki tahsil hayatı bile ilk bir kaç yılda biter, orda da yarım kalırsınız. Daha ergenliğe yeni geçersiniz hatta bazı bölgelerde ergenliği bile beklemezler doğru el evine, düğün dernek. Gelişimini tamamlamış yüzünüzde komşu ablanın yaptığı kötü bir makyaj, belki sokakta oynamak için enerji taşan bedeninizde kefen, gelinlik arası beyaz bir şey, gidersiniz. Gittiğiniz yerde ne yaşayacağınızı aileniz bilmez onlar görevlerini yapmışlardır kendilerine göre, siz onlardan çıktınız karşı tarafın malısınız! Daha senesi gelmeden anne olursunuz, evin en zor işlerinde çalıştırılır ezilirsiniz. Eğer kırsalda yaşıyorsanız tarla, bağ bahçe işleri de sizi bekler, akranlarınızın şanslı olanları lise sıralarındayken. Ağlarsınız kendinizle başbaşa kaldığınızda; yapacak bir şey yoktur başka. Biraz dişinizi gösterdiğinizde tek başına ağladığınız günler, aratacak hale getirirler sizi.
Buraya kadar yazdıklarım daha kırsal, daha az gelişmiş yerlerinde oluyor değil mi ülkemin?
Peki. Ya büyük şehirlerde olanlar? Senaryonun ne kadarı değişiyor? Anlatayım. Bir kız çocuğu olarak eğitimli, aydın bir ailede doğduysanız şanslı azınlıktansınız. En iyi şartlarda eğitiminizi tamamlarsınız. Özgürsünüzdür olabildiğince. 17 yaşında veya daha küçük bir yaşta "ben arkadaşımda kalıyorum" dediğinizde  "ben sana güveniyorum kızım git kal" diyebilecek kadar güven duygusu gelişmiş bir aileye de sahipsinizdir. Ailenizin dışarıda olan binlerce ruh hastası, manyak insandan haberi yoktur sanki. Sonra bedeninizin bir kısmı bir çöp kontenyırının yanında bir gitar kutusunda bulunur! Çok mu sert oldu? Eğer aileniz sizi bu kadar özgür bırakmışsa ve kadının hiç bir hakkı olmadığı bir ülkede yaşıyorsanız bu zayıfta olsa ihtimaldir, yaşanmıştır yaşanacaktır!
Bu düşük olasılık yaşanmadan eğitiminizi tamamladınız, göz kamaştıran büyük şehirde. Bir gün aşık olursunuz evlenirsiniz mutlu mesut yaşarsınız bir süre. Çocuklarınız da olur. Sonra bir sebepten ki bu sebep genellikle 'şiddetli geçimsizlik' şeklinde bir isimle anılır, kavgalar tartışmalar başlar. Siz medeni bir kadın olarak ayrılmaya karar verirsiniz ama evli olduğunuz şahıs bu kararınızın karşılığı olarak şiddete baş vurur. Bu şiddetin boyutları da karşınızdaki insanın ne kadar medeni olup olmadığı ile alakalı bir durumdur. Bana göre hakaret bile şiddetin dev boyutlusudur. Öldüresiye darp, hatta cinayet seçenekler arasındadır. Bu kuvvetli ihtimallerin de bir çoğumuz farkındayız zaten. Bu aileler içinde yetişen çocuklardan ne bekliyoruz peki? Kız çocuklarına sindirme, erkek çocuklarına cesaret veren eylemlerle devam eden gerçekler bunlar.
Yukarıda iki örnek var, uç örnekler. Kentli köylü olmamız neyi değiştiriyor? Sonuç hep aynı. Töre cinayetleri, namus cinayetleri, elalem ne der baskısı, öldürülür müyüm endişesi. Hep bir tedirginlik ve korkulanın çoğunlukla başa gelmesi!
5 Aralık "Kadın Hakları Günü". Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, bir çok ülkeden önce, ülkemizde Atatürk tarafından kadınlara verilen haklar eğer gerektiği gibi korunsaydı bugün her ortamda "kadın hakları" konuşulmayacaktı.
Neden "Erkek Hakları Günü" yok? Çünkü onlara hakları doğuştan verilmiş zaman içerisinde de bu anlamda cesaretlendirilmişler. Kurulmuş bir kaç kadın derneği var gücü ile iyileştirme çabasında ama yaşanılan büyük eksikliği bir kaç sivil kuruluş tamamlayabilir mi? "Nerede bu devlet? Nerede bu millet?" diyen, bir dönem dilden dile dolaşan bu replik hatırlanmaz mı şimdi?
Kadın Hakları Günü arefesinde izlediğim bir kadın cinayeti haberi üzerine yazdım bunları. Eğitimin sadece okulda olmayacağını, aileden görülenin gerçek eğitim olduğunu vurgulamak istedim biraz. Ve tüm okuyanların huzurunda şükrediyorum Allah'a! Yaptığım bildiğim iyi olan ne varsa, hatası az hayatımı anne ve babama borçluyum.
"Kadına Hak" diye sokaklara çıkılmayacağı, yapılan iyileştirmelerle kadının da her türlü hakka sahip olacağı bir gelecek düşlüyorum. Bir kadın olarak hayal kurmaya hakkım var değil mi?
Sevgiler






Devamını Oku »